30 Mayıs 2011 Pazartesi

'Benim' Diyebilmek...Ve beş güzel tarif!

Çevrenizdeki insanlara bir bakın! Herkes bir şeyleri sahiplenmekle meşgul. Fikir üretmenin, yaratıcı olmanın ve bunları kullanabilmenin çok önemli olduğu çağımızda; en çok başkalarının fikirlerine sahip çıkılıyor sanırım. Hatta bazı kişiler anlamını bilmediği kelimeleri bile sahiplenip kullanabiliyor! Kendisini yetiştirmek ve geliştirmek yerine başkalarına ait olanları kendine mal etmeye çalışan ve başkalarının işlerini 'benim' diyerek kullanabilen kişilerle dolu etrafımız…

Kendine ait olmayanı kullanmak değil, izinsiz kullanmak sorun aslında. İzin alındığında ya da gerçek sahibinin adı kullanıldığında veya alıntı yapıldığı belirtildiğinde, bilginin paylaşılmasından daha güzel bir şey olabilir mi? Zaten bilgiyi paylaşmak ve yaymak önemli bir gereksinim, hatta zorunluluk değil mi?

İnternet yoluyla her türlü bilgiye ulaşabilen öğrenciler kendilerine verilen ödevi zaman zaman edindikleri bilgileri kopyalayıp kendi belgelerine yapıştırarak kullanabiliyorlar mesela. İngilizce’de buna ‘plagiarism’ deniyor, yani bilim sahteciliği! Oysa ki; öğretmenlerin öğrencilerinden bekledikleri bu bilgiyi okumaları, anlamaları ve özümseyip kendi fikir ve düşünceleriyle yoğurup ortaya çıkarttıkları sonucu bildirmeleri. Hatta ve hatta araştırma süreçleri içerisindeki kaynakları da belirtiyor olmaları çok önemli. Bununla ilgili pek çok okulda önlemler alınmış durumda. Sadece ilkokul, lise ve üniversite çağındaki öğrenciler için değil, yüksek lisansını yada doktorasını yapan, tezini yazan veya herhangi bir kitap veya makale yazarı, yani herkes için geçerli bu anlatmaya çalıştıklarım. Bu konuda pek çok ceza almış, üniversitesinden, işinden ayrılmak zorunda bırakılmış ‘bilim insanına’ rastlamak mümkün, kabineden uzaklaştırılmış bakan bile var aralarında.

Okulunda, henüz öğrenciyken bu konularda bilinçlendirilmiş çocuk ve gençler, şüphe yok ki, ileride bunu hayat tarzı haline getireceklerdir. Bu bilinçlendirmeyi okul öncesinde, henüz aile ile geçirilen öğrenmenin en etkili olduğu zamanlarda örnek davranışlarla vermek en doğrusu belki de...

‘Böyle bir konuda çocuklara iyi örnek olmak için ne yapılabilir?’ diye düşünüyor insan ister istemez. Bunları yazarken benim aklıma annemin pasta defteri geldi örneğin. İçinde bir sürü poğaça, pasta, börek, çörek, kek tarifi vardı. Hepsi gittiği arkadaş toplantılarında yediği, beğendiği, tarifini isteyip yazdığı ve sonra da uyguladığı tariflerdi. Başlıkları da ‘Nihal Hanım’ın Poğaçası’, ‘Zuhal’in Karapastası’, Yüksel’in Büzgülü Böreği’ gibi, tarif kimden alındıysa onun adı verilerek deftere geçirilmişti. Deftere böyle geçmekle kalmadı, yıllarca yediğimiz ve ikram ettiğimiz bu tarifler; ‘bunu Nihal Hanım çok güzel yapar’ diyerek sunuldu annem tarafından. 'Yüksel’in Büzgülü Böreği hem çok kolay, hem çok güzeldir’ sözüyle, ya da ‘Zuhal’in keki bu aslında’ cümlesiyle vermeye başladı tarifleri hep annem. Doğal olarak ben de küçük yaşlarımdan beri öğrendiğim her tarifi sahibinin adıyla kullandım; ‘Serap Ablamın Elmalı Keki’, ‘Rozita’nın Kurabiyesi’ 'Kayınvalidemin Ispanaklı Böreği' gibi isimlerle yer buldu defterimde bendeki tarifler de. Çünkü bu tarifler hiçbir değişiklik yapılmadan uygulanmıştı hep. Elma yerine şeftali deneseydim bir gün belki, ablamın kekine benim şeftalili kekim diyebilirdim. Ya da Rozita’nın kurabiyesine ekstra ceviz, tarçın, esmer şeker gibi şeyler katarak yeni bir yorum getirseydim, kendi kurabiyem olarak nitelendirebilirdim pekala!
Nitekim böyle bir şey de geldi başıma. Yazlık evimizin bahçesinden gelen kabakları ne yapacağımı şaşırdığım bir gün, eski komşum Hale Hanım’ın içine beşamel sos koyarak hazırladığı ve ara sıcak olarak balığın yanında karidesli, etin yanında mantarlı çeşnilerle sunduğu küçük tartların tarifini kullanmaya karar verdim. Hamuru büyük tart kalıbına serdikten sonra, dilimlediğim kabakları yine bahçeden gelen dereotlarıyla harmanlayıp beşamel sosun üstüne verev bir şekilde dizdim. Fırına koyup biraz üstünün kızarmasını bekledikten sonra çıkarıp, rendelenmiş kaşar peynirini serpeleyip, üstüne de biraz kırmızı biber attıktan sonra tekrar fırına verdim. Ortaya çıkan gerçekten bambaşka bir şeydi. Şans eseri oluşan bu ‘kabaklı turta’ tarifini, ‘benim kabaklı turtam’ diyerek eşe dosta içim çok rahat olarak dağıttım senelerce mesela.  O artık benim tarifim olmuştu çünkü! Yine de her zaman orijinal halinin küçük kalıplarda yapılıp ara sıcak olarak istenilen malzemeyle hazırlanabildiğini ve tarifin de eski komşuma ait olduğunu söylemeden edemedim.

Eminim Sevgili Annem bu verdiğim örnekte ‘aman iyi örnek olayım çocuklarıma’ diye düşünerek planlı hareket etmemişti ya da ‘plagiarism’ karşıtı olduğu için böyle davranmıyordu. O sadece tüm içtenliğiyle her zaman yaptığı gibi 'yiğidin hakkını yiğide' veriyordu ve farkında olmadan bizlere de öyle öğretti.

Annemi bize her zaman iyi örnek olduğu ve hep güzel şeyler öğrettiği için, adı geçen tüm tarif sahiplerini de güzel lezzetlerini paylaşarak hayatımıza tad ve renk kattıkları için sevgiyle selamlıyorum…

İşte size sahiplerinin adlarıyla ölümsüzleşmiş çocukluğumun, gençliğimin ve şimdilerin tarifleri:
Kayınvalide'min Ispanaklı Böreği
Yüksel Teyze’min Büzgülü Böreği
Zuhal Teyze’nin Karapastası
Serap Abla’mın Elmalı Keki
Nihal Hanım Teyze’nin Poğaçası

Ve yıllar içinde öğrendiğim, keyifle deneyip ikram ettiğim diğerleri...
Herkese Afiyet Olsun...

Kayınvalidemin Ispanaklı Böreği

Malzemeler:
4 adet yufka
1 kg ıspanak
250 gr kıyma
1 adet büyük soğan
tuz
karabiber
2 adet yumurtanın sarısı
4-5 kaşık yoğurt
Üzerine sos için:
Yoğurt
Sarımsak (dövülmüş)
Eritilmiş kırmızı biberli tereyağ
Yapılışı:
Öncelikle ıspanaklar iyice yıkanıp doğranır ve süzülmeye bırakılır. Böreğin içini hazırlamak amacıyla soğan, kıyma, tuz ve karabiber kavrulur. Henüz kıyma sıcakken, doğranmış ıspanaklar ile karıştırılır ve ocağın altı kapatılır. Böylece ıspanaklar pişirilmez ama hafifçe öldürülmüş olur. Başka bir yerde yufkalar serilerek 4 eşit parçaya bölünür(yağlamaya gerek yok). Hazırlanan içerikten bol bol kenarlarına konarak önce sigara böreği mantığı ile sarılıp daha sonra gül böreği mantığı ile döndürülerek, önceden sıvı yağ ile yağlanmış tepsiye dizilir. Önceden ısıtılmış alt-üst fırına sürülüp üstünün kızarması beklenir. Üstü hafif kızardıktan sonra çıkartılıp yumurta ve yoğurt karışımı sürülerek tekrar fırına verilir.
Piştikten sonra aynı mantı servisi yapar gibi sarmısaklı yoğurt, kırmızı biberli tereyağ eşliğinde servis yapılır

Yüksel Teyze'nin Böreği (Büzgülü Börek)

Malzemeler:
Arzu edilen sayıda yufka
Lor Peyniri (Arzuya göre beyaz, tulum ve kaşar gibi çeşitli peynirler karıştırılarak çok peynirli hale getirilebilir)
Üzerine sürmek için yumurta sarısı ve 2 kaşık yoğurt (arzuya göre tereyağ eritilerek katılabilir)
Yapılışı:
Yufka yayılır ve çok az miktarda sıvı yağ el ile üzerine sürülür. (Tereyağ sevenler sıvı yağ yerine tereyağ kullanabilirler)
Daha önceden hazırlanan peynir karışımı (içine isteyen maydonoz da doğrayabilir) yufkanın üzerine serpilir. Daha sonra yufka elle büzülerek uzun bir şerit haline getirilir ve bıçak yardımıyla elimizin büyüklüğünde kesilerek, önceden yağlanan tepsiye dizilir. Bir yufka şeridinden yaklaşık 5-6 dilim oluşturulabilir. Üzerine hiçbirşey sürülmeden alt-üst fırında üzerleri pembeleşene kadar tutulur. Pembeleşince çıkarılıp üzerine daha önceden hazırlanmış yumurta ve yoğurt karışımı sürülür. En son bir kez daha fırına konur ve üzeri kızarıncaya kadar beklenir. Fırından çıkarıp sıcak, sıcak servis yapılır.

Zuhal Teyze'nin Karapastası

Malzemeler:
5 yumurta
2 su bardağı şeker
1 su bardağı pirinç unu
1 su bardağı un
1 paket vanilya
3-4 çorba kaşığı kakao
1 çay kaşığı limonda eritilmiş karbonat(kabartma tozu da olabilir)
1 paket eritilmiş margarin
1 su bardağı süt
Yapılışı:
Yumurta ve şeker çırpıldıktan sonra, daha öceden eritilmiş ve soğumaya bırakılmış olan margarin eklenerek karıştırılır. Daha sonra sırayla diğer malzemeler bir elekten geçirilmek suretiyle karışımın üzerine konulup, yağlanmış kek kalıbına boşaltılır ve orta hararetli fırında pişirilir. Fırından çıktığında biraz nefes aldıktan sonra bir bardak soğuk süt kaşık yardımıyla tüm kekin üzerine dökülerek ıslatılır. Çok ıslanmasını isteyenler süt miktarını arttırabilirler.
Bu keki daha hafif hale getirmek için margarini 2 parmak kadar daha az kullanmak mümkündür.
 

Serap Ablamın Elmalı Keki
Malzemeler:
4 yumurta
2 su bardağı toz şeker (esmer şeker ve bal kullanılabilir)
3 su bardağı kuşbaşı doğranmış elma
1,5 su bardağı elle kırılmış ceviz
3 su bardağı un (kepekli un ve müsli çeşnisi kullanılabilir)
1 tatlı kaşığı tarçın
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Yapılışı:
Yumurtalar ve şeker birlikte mixer yardımıyla çırpılır. Tüm diğer malzemeler sırayla konulup karıştırılır. Kek kalıbı yağlanarak orta hararetli fırında pişirilir.


Nihal Hanım Teyze’nin Poğaçası

Malzemeler:
1 yumurta (sarısı üzerine sürülmek üzere)
1 kahve fincanı zeytinyağ
1 su bardağı yoğurt
1 paket margarin (oda sıcaklığında)
Kabartma tozu veya limon suyunda eritilmiş 1 çay kaşığı karbonat
3,5 bardak un
1 çay bardağı rendelenmiş kaşar peynir ya da çörek otu 
İç Harcı: Haşlanmış patates ve peynir rendesi, haşlanmış patates ve kavrulmuş kıyma, vb.
Yapılışı:
Tüm malzemeler sırayla konulup karıştırılır. Hamur yapılıp buzdolabında bir süre dinlendirilir. Daha sonra ufak parçalar halinde avuç içine alınıp yuvarlanır. Yuvarlanan parçalar elde biraz bastırılarak açılıp, ortasına fındık kadar tereyağ yerleştirildikten sonra hazırlanan harç içine konarak kapatılır ve ters çevrilerek, üzerlerine yumurta sarısı sürülür, daha önce yağlanmış tepsiye sıralanarak orta hararetli fırında pişirilir. Arzuya göre poğaçaların üzerine fırına konmadan önce rendelenmiş kaşar peyniri veya çörekotu serpilebilir.

                                                                                                     AFİYET OLSUN